Birleşmiş Milletler (BM) İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi (OCHA), nüfusu 2,3 milyonu aşan ve İsrail’in tam kuşatması altında olan Gazze’de yaşayan her kişinin günlük en az 2.100 kcal’lik temel gıda paketine ihtiyaç duyduğunu bildirdi. Bu paketler un, pirinç, bakliyat, yağ, şeker, tuz ve vitamin takviyelerini kapsıyor ve günlük yaklaşık 0,9 kilogram gıda anlamına geliyor. Ayrıca, her bireyin günlük 15 litre içme ve kullanım suyu ile temel hijyen malzemelerine ulaşması gerekiyor. Ancak son raporlar, Gazze’ye ulaştırılan yardımların bu ihtiyaçların çok altında kaldığını ortaya koyuyor. Günlük ortalama 180 kamyon gıda malzemesi bölgeye ulaştırılabiliyor. Her bir kamyonun kapasitesi yaklaşık 20 ton, yani günde toplam 3 bin 600 ton gıda girişine karşılık geliyor. Su ve hijyen malzemeleri ise çok daha yetersiz, günde 30 tanker su yani yaklaşık 750 metreküp ve 5 bin hijyen kiti dağıtılabiliyor. Bu miktar, günlük su ihtiyacının yalnızca yüzde 2’sini ve hijyen kitlerinin yüzde 1’den azını karşılayabiliyor.
Gazze’de yaşanan bu kıtlığın temel nedeni, insani yardım malzemelerinin temin edilememesi değil, malzemelerin İsrail tarafından Gazzeli halka ulaştırılmasının engellenmesi olarak gösteriliyor. İsrail, 2 Mart – 19 Mayıs 2025 tarihleri arasında Gazze’ye insani yardım girişini durdurmuştu. Uluslararası tepkiler sonrası 19 Mayıs’ta ABD ve İsrail destekli “Gaza Humanitarian Foundation” (GHF) aracılığıyla yardım dağıtımına izin verilmiş, ancak bu mekanizma BM ve uluslararası STK’lar tarafından yardımın siyasallaştırıldığı ve askerileştirildiği gerekçesiyle sert eleştirilere hedef olmuştu. GHF’nin dağıttığı merkezlere yapılan saldırılar sonucu 2 bin 220 Filistinli hayatını kaybetmiş, 16 bin 228 kişi yaralanmıştı.
Uluslararası insani yardım kuruluşları, Gazze’nin temel ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için tüm kara sınır kapılarının açılmasının ve yeterli miktarda yardımın girişine izin verilmesinin şart olduğunu ifade ediyor. Türkiye’nin de yaklaşık 600 tırlık insani yardım malzemesi, sahra hastaneleri ve 351 barınma konteyneriyle destek olduğu insani yardımlar, İsrail engellemeleri nedeniyle hala Mısır’ın El-Ariş Limanı’nda bekletiliyor. Havadan yardım girişleri ise sınırlı ve etkisiz bir çözüm olarak öne çıkıyor. Ürdün’ün İsrail nezdinde izin alması şartıyla gerçekleştirilen havadan yardım operasyonlarına 13 ülke katıldı. 26 Temmuz – 28 Ağustos 2025 tarihleri arasında Gazze’ye havadan toplam 611 ton yardım ulaştırılabildi. Oysa beş kamyonluk bir konvoy yaklaşık 100 ton yardım taşıyabiliyor. Bu da bir ayda havadan yapılan yardımların karadan sadece 50 tırla ulaştırılabileceğini gösteriyor. Ağustos ayında havadan yardımların karayoluyla ulaştırılan yardımlara oranı sadece yüzde 0,45 olarak kaydedildi. BM kuruluşları, havadan yardım operasyonlarının Gazze’deki açlık krizine çözüm getiremeyeceğini, yardımların karayolu ile ulaştırılması gerektiğini vurguluyor.
Havadan yardım, aynı zamanda lojistik ve güvenlik sorunlarını da beraberinde getiriyor. Yardım kolileri yanlış bölgelere düşerek izdiham, yaralanmalar ve hatta ölümlere bile sebep oluyor. Tıbbi araç-gereç ve malzemenin güvenli şekilde nakli de havadan yardım ile mümkün olmuyor. Uzmanlar, İsrail’in havadan yardım operasyonlarını, Gazze’ye yeterli yardım ulaştırıldığı izlenimi yaratmak için kullandığını belirtiyor. Buna karşılık işgalci İsrail ordusunun uyguladığı kuşatma nedeniyle Gazze’de açlıktan ölümler her geçen gün artıyor. Gazze’deki Sağlık Bakanlığı’nın verdiği bilgiye göre dün, 3’ü çocuk 9 sivil daha açlıktan yaşamını yitirirken açlıktan ölenlerin toplam sayısı 127’si çocuk 348’e ulaştı. İsrail ordusunun Gazze’ye yönelik 7 Ekim 2023’ten beri sürdürdüğü soykırımda ise toplam ölü sayısı 63 bin 557’ye, yaralası sayısı ise 160 bin 660’a ulaştı.